12 Ağustos 2011 Cuma

#16 - Anadolu'nun Kayıp Şarkıları

Belki belgesel olarak da tanımlanabilir ama ben burada bir sinema yapıtı olarak değerlendirmeyi uygun görüyorum. Nezih Ünen önderliğinde yürütülen muhteşem ötesi bir proje. Anadolu topraklarında bin yıllardır süre gelen gelenek ve müziğin bir araya gelmesinden oluşan harika bir yapıt. Anadolu'da yaşayan pek çok din, dil ve ırka mensup toplulukların şarkılarını dinlemek, danslarını izlemek tarifi mümkün olmayan bir haz yaşattı bana. Eğer müzikten ve farklı kültürlerden hoşlanan biriyseniz size çok ama çok şeyler katacaktır..

#15 - Veda

Bir bütün olarak ele alındığında tabii ki Atatürk gibi bir tarihin bir filmde anlatılması imkansız. Her yılı, her kararı, her konuşması ayrı bir film olabilecek bir insanın hayatını film yapmak hem zor hem de oldukça riskli bir karar olur sanırım

Bana kalırsa Veda'nın bize verdiği şey Mustafa Kemal'in Selanik yılları ve Selanik özlemi. Filmden aldığım en büyük keyif budur. Müzikler (Zülfü Livaneli'den beklenen şekilde) ve kostümler gerçekten güzel.

#14 - Agora

Bilimin, dinlerin, putların, kargaşanın, yağmanın ve değişim tam ortasında naif bir aşk hikayesi. Putperestlerin, hristiyanların ve musevilerin birlikte yaşadığı iskenderiye kenti ve günümüze ulaşamamış iskenderiye kütüphanesinde geçen gerçekten müthiş bir öykü. Filme başlarken kesinlikle bu kadar güzel bir yapım beklemiyordum ama film resmen beni şaşkın bıraktı.

Rachel Weisz'ın güzelliği ve oyunculuğu filmin sürekli olarak odak noktasında ama tabii ki hiç bir zaman "et" kıvamında değil. Underrated kalmış bir film kısaca. İzleyin izlettirin.

 

11 Ağustos 2011 Perşembe

#13 - Soul Kitchen

Fatih Akın imzalı müthiş bir film. Baş rolde kendi restorantını işleten bir Yunan olan Zinos Kazantsakis'in çabalarını izliyoruz. Özellikle Birol Üner'in rolü inanılmaz güzel. Muhakkak izlenmesi gereken bir film. Ayrıca Uğu Yücel de küçük bir rolde karşımıza çıkıyor, onu belirteyim.


Favori sahnemi de eklemeden bitirmeyeyim: Birol Üner, Zinos'a bıçağı fırlatır ve gayet kendinden emin şekilde söyler "geri döneceksin!"

#12 - Parallel Life / Pyeong-haeng-i-ron

G. Kore sinemasına güzel bir örnek. insanı ters köşeye yatırma temalı bir film. Kendisinden 40 sene önce aynı olayları yaşayan bir hakimin hayatını takip ederek öldürülen karısının cinayetini çözmeye çalışan bir adam. Evet biraz klişe gibi gözükse de hiç fena değil.

 

#11 - The Man Who Stare At Goats

Sinemada fragmanlarda görüp de "izlenir bu film" diye beklemeye başlamıştım. Sonuç: Fiyasko! 

George Clooney'in bıyıklı haliyle ortalıkta dolandığı, başı sonu belli olmayan, konusunu halen tam olarak anlayamadığım garip bir film. Hayatımdan boşuna çalınmış 2 saat olara nitelendirebilirim gönül rahatlığıyla.

#10 - Shawshank Redemption

Sinema tarihinin belki de en güzel filmlerinden bir tanesi. imdb.com'un top 250 listesinin tepesinden inmeyen bir klasik. Bu filmi 2010 yılında izlemiş olmak benim adıma gerçek bir rezalet aslında ama bir yandan da daha bilinçli bir şekilde izlemiş olmak belki de daha güzeldir.

Tim Robbins bir yana, Morgan Freeman'ın gerçek manada döktürdüğünü görüyoruz filmi izleyince. Sıkışıp kalmışlık duygusunu o kadar güzel anlatıyor ki film, onlarla beraber sanki izleyen de mapusluk çekiyor.